10 Eylül 2007 Pazartesi

SANA BİR TANRI GETİRDİM








26/12/2006 - uyuduk bir daha uyanamadık

Sana bir Tanrı Getirdim


Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi

Hani sen iyiydin


Halden anlardın


Hani sen git demiyecektin bana


Ve ben herşeye rağmen gelecektim


İçimde bir umut


Ellerimde olgun meyvalar


Dünya nimetleri


Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı


Ama ne sen gel dedin


Ne de ben gelebildim herşeye rağmen


Aşkımız ayrılıklarla başladı


Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik


Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu


Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri
Deniz fenerinin ışığında yıkanırdık
Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman


Ne yana baksak denizdi maviydi ışıktı


Sonra bir çaresizlikti zifir


Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik


Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda


Öyle kendinden geçmiş öyle başıboş


Öyle derin duygular içindeydik anlatılmaz


Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi


Aldığını geri vermez dalgalara
Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda


Tatmadığımız yemişlerden tattık günahkar olduk


Alevden bir tasta eridi günler


Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde


Hiç sönmeyecekmiş gibi yanıyorduk
Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez


Paslı demir kapılar kapandı üstümüze
Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz
Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık
Kuşatıldık ansızın kederle ayrılıkla


Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı


Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza
uyuduk ,bir daha uyanamadık
Şimdi bir kutup var sana çeker beni bir kutup var senden öteye


Ben onun için böyle ortalıklarda kaldım


Dağ yollarında caddelerde sokaklarda


Onun için bulup bulup yitirdim seni


Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana


Hangi gözümü yumduysam seni gördüm


Zamandın zamandan öte bir şeydin


Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda


Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden


Bu zincirleri sen vurdun ellerime


Sen getirdin bunca karanlıkları


Al şunu mum yak


Korkuyorum


Bir taş aldım attım denize


Günahlarımdan kurtuldum


Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim


Öteye gidemem


İtme beni


Benim de bir insan tarafım vardı


Bakma böyle kötü olduğuma


Benim de dileklerim vardı


Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan


Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi


Hergün bir kadın ağlar benim yüzümde


Büyük dertler için benim ellerim


Anlamıyor musun


Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar


Ben sevilmediğimden böyle çirkinim


Bütün kötü yerlerde ben korkarım


Biliyorum


Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş


Fabrika bacalarında bir kara dumanım


Zehirim akrep kuyruklarında


Kötüyüm sevemediğin kadar


Öyle fenayım


Kapanmış bıçak yaralarında


Bu pis çöp tenekelerinde unut beni


Unut artık


Bayat bir ekmek gibi


Çürümüş bir elma gibi


Sarı badanalı evlerde kazanlar kaynar


Sarı badanalı evlerde günahlar işlenir her gece


Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır


Sarı badanalı evleri sev biraz


Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş


Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan


Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür bir dirilir Anladım


Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan


Tosca' dan bir arya hatırlıyorum şimdi


Sus biraz


Ensemde bir akrep yürüyor


Bırak yürüsün


Sabaha asacaklar beni


Dokunma


Yedi canım vardı ikisi gitsin


Bunca ölümler az gelir bana Kalbimi yardım
bir damla kan aktı


Kutuplara kar yağıyordu


Üşüdüm


Failatun vezniyle seni çağırıyorum


Bana imbiklenmiş yeşilliğini getir


Dur gitme


Beş kuruşum vardı kaybettim


Dur gitme


Isırgan otlarından kurtar beni


Deniz analarının gözlerini çaldım


Sana bakmak için


Güneşi üçe böldüm


Al biri senin olsun


Yüzümde beş bıçak yarası var
Bir de sen vur


Barut kokusunu severim
bir portakalı dilim dilim soy


Acıktım


Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde


Tut ki bir marul yaprağıydım


Öldüm


Al şu serçe parmağım sende kalsın.


Ben kötüyüm


Allahsızım


Korkunç çirkinim


Ben seksensekizinci tul dairesiyim


Sağ gözümün üç kirpiğini kestim


Al


Ben lanetlendim
Chopin' in cenaze marşı çalınıyor


Ölüler ayağa kalktı


Görüyor musun


Şu soldan ikinci benim


Senin yüzünden öldüm


Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma


Ağlıyorum


Biraz sev beni


Gül biraz


Yaklaş biraz


Seni affediyorum


Kuşkonmaz dallarına astım kendimi


Sedir ağaçlarına gül yapraklarına


Başımı taşlara vurdum


Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı


Tanrısal duygular içindeydim


Bütün tanrısızlığımdan uzakta
Bir kemiklerinin sertliğini aldım
Bir teninin aklığını


Sonra sıcaklığını dudaklarının


Gel bak SANA Bir TANRI GETİRDİM Gel bak
Bir
TANRI YARATTIM SENDEN. (Ankara, 1957)
.
Ümit Yaşar Oğuzcan

Hiç yorum yok: